blog1

Ceza Hukuku

CEZA HUKUKU

Ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu ceza davaları,

Asliye ceza mahkemesinin görevli olduğu ceza davaları,

Bilişim suçlarına ilişkin ceza davaları, Yakalama,el koyma, arama ve gözaltı gibi koruma tedbirlerine itiraz,

Tutuklamaya itiraz başvurusu,

Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şüpheli veya sanık müdafiiliği,

Ceza davasının tüm aşamalarında tahliye taleplerinin mahkemeye sunulması,

Ceza davasında mağdur veya müşteki vekilliği, İstinaf, temyiz ve kararın düzeltilmesi başvuruları, İnfaz hukuku ve cezaevi uygulamalarından kaynaklanan sorunlara dair başvurular.

Ceza yargılaması süreci, hukuki yardıma en çok ihtiyaç duyulan süreçtir. Ceza hukuku arama, el koyma, yakalama, gözaltı, tutuklama gibi koruma tedbirleri; adli para cezası veya hapis cezası mahkumiyeti gibi mahkeme kararları vasıtasıyla kişi özgürlüğüne müdahale eder. Suç işlendiğinde savcılık tarafından soruşturma, ceza davası açıldığında mahkeme tarafından yargılama faaliyeti yapılır. Tüm bu süreçlere şüpheli, sanık veya şikayetçi olarak katılanlar mutlaka profesyonel hukuki yardım almalıdır. Yargısal süreçlerde müşteki, şüpheli veya sanığın savunma hakkı bir ceza avukatı tarafından temin edilmediği takdirde hak kaybı kaçınılmazdır. BURSA, ceza avukatı sayısı en yüksek olan şehirdir. BURSA ceza hukuku büroları, kentte işlenen suç çeşitliliği nedeniyle oldukça geniş bir yelpazede hukuk uygulaması deneyimine sahiptir. Türkiye'de tüm mesleki uygulamalardaki gelişmelere paralel olarak nitelikli ceza avukatı sayısının da gittikçe arttığı görülmektedir. Avukat Ümit ÇELEBİ hukuk bürosu olarak, ceza hukuku teorisi ve uygulamasını birlikte ele alarak müvekkillerine etkin bir avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaya çalışmaktadır.

Av.Ümit ÇELEBİ Hukuk Bürosu olarak müvekkillerimizin ve kamuoyunun bilgisine sunmak üzere web sitemiz üzerinden mesleki makaleler paylaşıyoruz. Bu yazımızda da Türk Ceza Kanunun 102. Maddesinde düzenlenmiş olan "Cinsel saldırı suçu, cezası ve nitelikli halleri" 103. maddesinde düzenlenmiş olan "Çocukların Cinsel İstismarı suçu , şartlarını ve cezasını" anlattık. Cinsel saldırı suçu, cezası ve nitelikli halleri, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Cinsel saldırı suçu, cinsel arzuları tatmin amacıyla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilerek bedenine fiziksel temasta bulunulması ile oluşur (TCK md.102). Cinsel saldırı suçu, failin mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etme derecesine göre ikiye ayrılır:

Cinsel saldırı Basit cinsel saldırı suçu (TCK 102/1):

Cinsel ilişki boyutuna varmayan, ancak belli bir yoğunluk ve süreklilik arz eden cinsel temas ve davranışlar basit cinsel saldırı suçunu oluşturur. (TCK 102/1-1.cümle). Öpme, elleme, sarılma, sıkma ve okşama türünden eylemler bu tür cinsel davranışlara örnek teşkil eder. Madde 102- (Değişik: 18/6/2014-6545/58 md.) (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçu (Tecavüz Suçu), (TCK 102/2):

Cinsel saldırının nitelikli halleri şu şekilde özetlenebilir. Mağdurun vücuduna, rızası olmaksızın organ veya sair / başka bir cisim sokulması suretiyle, yani cinsel ilişkinin gerçekleşmesiyle meydana gelir.

Bir başka deyişle nitelikli cinsel saldırı suçu mağdurun ırzına geçilmesi veya tecavüz edilmesi halidir. Organ veya cisim sokulması oral, vajinal veya anal yolla söz konusu olur. Bu açıdan mağdurun vücuduna penis sokulabileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop, kalem, şişe, sopa gibi sair bir cisim de sokulabilir.

Bu suçun oluşumu için failin cinsel arzularını tatmine yönelik ve şehevi nitelikteki davranışlarla hareket etmesi yeterlidir. Ancak nitelikli cinsel saldırı suçunun oluşumu için vücuda organ veya sair cisim sokulması şeklindeki eylemin cinsel arzunun tatmini amacıyla yapılmış olmasının şart olmadığı hususu açıkça belirtilmiştir. (TCK 102/2)

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

Suçun Ağırlaştırıcı Nedenleri

Gerek basit gerekse nitelikli cinsel saldırı suçunun;

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

İçtima / Zincirleme Suç

Cinsel saldırı suçunun, fail tarafından bu suçu işleme kararı kapsamında aynı kişiye (mağdura) karşı değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi durumunda, zincirleme suç hükümleri söz konusu olur. Bu durumda yani zincirleme suç halinin varlığı söz konusuysa bir tek cezaya hükmedilecek. Fakat Türk Ceza Kanunu 43/1.maddesi gereğince verilecek ceza, somut olayın özellikleri hâkim tarafından dikkate alınarak dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılacaktır.

Failin, mağdurun iradesini ve direncini kırarak onunun üzerinde hâkimiyet kurduğu süre içerisinde aralıklarla gerçekleşen birden fazla cinsel saldırı eylemi zincirleme suç hükümlerini oluşturur.

Mağdur fiziki ve mekânsal olarak failin hâkimiyetinden kurtulduktan ve önemli sayılacak bir zaman geçtikten sonra fail tarafından mağdura yeniden cinsel saldırıda bulunulması söz konsu olabilir. Bu durumda artık zincirleme olarak işlenmiş suçtan bahsedilemez. Yeni durum bağımsız olarak işlenmiş yeni bir suçun varlığının kabulüdür.

Böyle bir durumda her bir eylem için bağımsız cezalandırma yapılmalıdır.

TCK m. 43/1’e göre, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suçtur. Kişi aynı suç işleme kararıyla bir kişiye karşı önce TCK 102/1 maddesinde belirtilen cinsel saldırı suçunun temel şeklini işler. Daha sonra 102/2 maddesi anlamında cinsel saldırının nitelikli hali olan vücuda organ veya sair bir cismin sokulması suretiyle cinsel saldırı suçunu işlerse, bu durum zincirleme suçun kabulüne engel olmayacaktır.

İştirak

Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur. (TCK madde 37). Suçun kanuni tanımında öngörülen cinsel davranışlarla bir başkasının vücut dokunulmazlığın ihlal eylemini gerçekleştiren kişi faildir. Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda, bu kişilerin her biri ayrı ayrı doğrudan fail olarak sorumlu tutulacaktır. Buna uygulamada doğrudan iştirak denir.

Doğrudan iştirakte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. Ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasındaki rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulur.

Örnek olarak, cinsel saldırı suçunu işlemek isteyen ve bu konuda ortak karara varıp birlikte hareket eden suç ortaklarından biri cebir veya tehdit kullanarak mağdurun direncini kırıyor, diğeri de mağdura cinsel saldırıda bulunuyorsa, her iki suç ortağının suçun işlenişine yaptıkları katkı, suçun icrası açısından birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla, her iki suç ortağı, suçun işlenişi üzerinde ortak bir hâkimiyet kurduğu için, ayrı ayrı suçun faili olarak cezalandırılacaklardır. Ceza sorumluluğu aralarında bölüştürülmeyecek, her biri işlenen suçun cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılacaktır.

Dolaylı Faillik

Özellikle Nitelikli Cinsel Saldırı suçu yönüyle kişinin, kendi iktidarsız olduğundan, mağdurun vücuduna organ sokulması için bir başkasını araç olarak kullanması örneğinde olduğu gibi, suçu bir başkasını araç olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirebilmesi söz konusu olabileceğinden bu suçta dolaylı faillik de mümkündür.

Azmettirme veya Yardım Etme

Cinsel Saldırı suçuna azmettirme ve yardım etme suretiyle iştirak etmek de mümkündür. Suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olarak sorumluluğu için, suçun tamamlanmış veya en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir.

Dolaylı fail ve azmettiren, tıpkı doğrudan failde olduğu gibi işlenen suçun cezasıyla cezalandırılır. Ancak, başkasını araç olarak kullanan dolaylı failin, kusur yeteneği bulunmayan kimseyi suçun işlenmesinde araç olarak kullanması hali kanunda ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmiştir.

Böyle bir durumdan dolaylı failin cezası arttırılır. Yine azmettirmek suretiyle suça iştirak eden failin, alt soy veya üst soy ilişkisinden kaynaklanan nüfuzunu kötüye kullanarak bir kimseyi suça azmettirmesi veya çocuk olan bir kişiyi suça azmettirmesi hali de kanunda ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmiştir. Bu durumdaki azmettiricinin cezasının arttırılacağı hükme bağlanmıştır. Yardım eden sıfatıyla suça iştirak eden kişinin cezasının ise, suçun ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezası gerektirmediği durumlarda yarısı oranında indirileceği kanunda düzenlenmiştir.

TCK madde 41/1’e göre, iştirak halinde işlenen suçlarda, sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır.

Gönüllü vazgeçen suç ortağı, suçun işlenmemesi için elinden gelen bütün gayreti göstermiştir. Buna rağmen cinsel saldırı suçu işlenmişse, örneğin cinsel saldırı suçunun işlenmesi sırasında mağdurun hareket etmesini önlemek suretiyle yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştıran kişi bundan vazgeçip, icra hareketlerinde bulunanı önlemeye çalışmış olmasına rağmen suç işlenmiş olsa da gönüllü vazgeçen suç ortağını, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlandırmak gerekecektir.

Ancak, bu durumda, suç ortağının gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirdiği fiillerin bağımsız bir suç oluşturması durumunda, bu suçtan dolayı sorumlu tutulacağı kuşkusuzdur.

NETİCE Olarak

Cinsel Saldırı suçu 5237 sayılı TCK’da 102. maddede düzenlenmiştir. Maddede sırasıyla; basit hali (1. fıkra-1. cümle), sarkıntılık hali (1. fıkra-2. cümle), nitelikli hali (2. fıkra) ve ağırlaştırıcı nedenleri (3. ve 5. fıkra) düzenlenmiştir.

Cinsel saldırı suçunun temel şeklinde (m. 102/1), cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi, cinsel saldırının nitelikli halinde (m. 102/2) ise cinsel arzularını tatmini amacına yönelik olmasa da vücuda organ veya bir cisim sokulması cezalandırılmaktadır. Cinsel saldırı suçunun özelliği, bu suçu oluşturan fiillerin mağdurun iradesi dışında gerçekleştirilmesidir.

Cinsel saldırı suçunda, mağdura karşı cebir veya tehdit ya da hile kullanmak suretiyle ya da mağdurun bilincinin yitirilmesine neden olmak veya uyku hali dolayısıyla bilincinin kapalı olmasından yararlanmak suretiyle de bu suçun işlenmesi mümkündür.

Nitelikli Cinsel Saldırı suçu yönünden evlilik içi rıza dışı cinsel ilişki de suç olarak düzenlenmiştir. Böylece evliliğin hukuka aykırılığı ortadan kaldırdığı düşüncesi kanun koyucu tarafından kabul görmemiştir.

Cinsel saldırı suçunun yaptırıma bağlanmasıyla kişinin cinsel dokunulmazlığını, ruh ve beden sağlığını, mahremiyetini ve aile müessesesinin devamlılığı ile toplum ahlakını korumak amaçlanmıştır.

Cinsel saldırı, ciddi bir toplumsal, ailevi ve bireysel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Mağdurların veya kanuni temsilcilerinin veya vekillerinin;

Maruz kalınan cinsel saldırı eylemlerine karşı yasal haklarını kullanmaları, Bu tür fiilleri derhal adli makamlara veya kolluk birimlerine intikal ettirerek faillerin gerekli yaptırımlara tabi tutulmasını sağlamaları,

Mağdurların ruh ve beden sağlığının korunmasını sağlamak kadar, aile kurumunun ve toplumun da sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlamaya hizmet edecektir.

Cinsel saldırı suçlarında mağdurun, yetkili birimlerin ve toplumu oluşturan her bireyin, bahsi geçen haksız fiile karşı kollektif olarak mücadele etmesi sorunun çözümü için büyük önem taşımaktadır.

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu

TCK madde 104

“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.”

FAİL

Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun ilk fıkrasında yer alan basit halinde fail için herhangi bir özellik belirtilmemiş olması nedeniyle fail herkes olabilecektir.

Ancak madde hükmünün devamında suçun nitelikli halleri düzenlenmiş olup, suçu işleyecek olan faile belirli özellikler yüklenmiştir. Hukukumuzda bu şekilde olan suçlara “özgü suç” denilmektedir.

Buna göre Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçunun 2. ve 3. fıkrasına göre failler, mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi ve evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi olabilmektedir.

Bu suç bakımından failin kadın olup olamayacağı konusunda tartışmalar vardır. Ancak yargıtayın görüşü bu suçun failinin kadın olamayacağına ilişkindir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/6729 Esas ve 2014/5373 Karar Sayılı 21.4.2014 Tarihli Kararı)

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçunda bir tartışma konusuda failin yaşının 18 yaşın altında olması halinde fail ve mağdurun kimler olması gerektiğidir. Kanun hükmü lafzi olarak incelendiğinde, fail için bir yaş belirtilmemiştir. Kanun koyucu, bu suçta reşit olmayanla cinsel ilişki olayını cezalandırmasından dolayı her iki tarafında çocuk olması durumunda şikayet şartının da gerçekleşmesi halinde iki tarafında hem fail hem de mağdur olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu çarpık durumun önüne geçilmesi için birçok görüş failin reşit olması gerektiğini savunmaktadır.

MAĞDUR

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçunda mağdur kız ya da erkek farketmeksizin 18 yaşından küçük 15 yaşından büyük çocuklar bu suçun mağduru olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda 15-18 yaş aralığında yer alan çocukların bu suçun fiillerinin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayacak nitelikte olması gerekmektedir. Çocuğun 15 yaşın altında olması halinde veyahutta 15-18 yaş arası olup suçun fiillerinin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamayacak kapasitede olması durumunda, yapılan cinsel içerikli fiiller bu suç kapsamında değil, daha ağır yaptırımları içeren TCK madde 103 hükmünde düzenlenen Çocukların Cinsel İstismarı suçu oluşmaktadır. Her ne kadar mağdurun yaşı bakımından kanun hükmünde reşit olmaması üzerinde durulmuşsa da 18 yaşın altında olup mahkeme kararıyla ergin kılınanlar bu suçun mağduru olmamaktadır.

FİİL

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçunda kanun koyucu reşit olmayanla cinsel ilişki olayını cezalandırması nedeniyle, bu suçun fiili cinsel ilişkiye girmektir. Cinsel ilişkiye girme durumuna ulaşmayan yani öpmek, sarılmak, sürtünmek gibi hareketler bu suçu oluşturmamaktadır. Kanunun lafzi gereğince mağdur ile fail arasında cinsel ilişki dışında olan ve vücuda sair cisim sokulmasına ilişkin fiilerde bu suçu oluşturmamakta, bu fiiller TCK 102 ve 103 maddelerince cezalandırılmaktadır.

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Manevi Unsurlar

Reşit olanla cinsel ilişkiye girme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Buna göre fail, 15-18 yaş arasındaki bir çocukla cinsel yolla ilişkiye gireceğini bilmekte ve bunu istemektedir. Failin bu fiileri kasten işlemesi suçun oluşumu için yeterli olup hangi amaçla bu fiilleri gerçekleştirdiğinin bir önemi bulunmamaktadır.

Kastı Kaldıran Hata Hükümleri

Makale konumuz olan suç kasten işlenebilen bir suç olması nedeniyle kastın kalkması halinde ceza sorumluluğuda kalkmaktadır. Suçun kastının kaldırılmasını sağlayan kavramlardan birisi de suçun maddi unsurlarında hataya düşülmesidir. TCK madde 30’da “HATA” hükmü düzenlenmiştir. Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz. Bu hüküm uyarınca reşit olmayanla cinsel ilişkiye girme suçunun maddi unsurları hakkında hataya düşen failin ceza sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Örneğin fail, ilişkiye girdiği 15-18 yaş arasındaki çocukların yaşı konusunda hataya düşürülmesi ve bunu kanıtlayabilmesi durumunda bu suçun cezasından sorumlu olmayacaktır.

Rıza

Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda, rıza somut olayda yer alması zorunlu unsurlardan birisidir. Reşit olmayan 15-18 yaş arasındaki çocuğun, reşit olan kişiyle rızası ile ilişkiye girmesi gerekmektedir. Ancak bu rızanın hukuken geçerli olabilmesi için hile, cebir ya da tehdit olmadan bu rızanın verilmesi gerekmektedir. Aksi halde alınan rıza hukuken geçerli olmamakta, rıza olmadan 18 yaşın altındaki çocuklarla cinsel ilişkiye girilmesi nedeniyle TCK madde 103’de yer alan çocuğun cinsel istismarı suçu gündeme gelmektedir.

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Nitelikli Halleri TCK madde 43/1 maddesine göre bir suçta daha az ya da daha fazla cezayı gerektirecek hallerin bulunması halinde, bunlar suçun nitelikli hali olarak geçmektedir. Reşit olmayanla cinsel ilişkiye girme suçunun nitelikli halleride kanun hükmünün 2. ve 3. Fıkrasında düzenlenmiştir.Bunlar; “Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” şeklinde yer almaktadır. Reşit olmayanla cinsel ilişkiye giren kişinin mağdurla evlenme yasağı bulunması haline bakacak olursak, evlenme yasağı kavramı Türk Medeni Kanunu madde 129’da düzenlenmiştir. “TMK madde 129 ‘a göre; aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır: 1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, 2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, 3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında. Anılan kanun hükmü gereğince bu kişiler, aralarındaki evlenme yasağı olan 15-18 yaş aralığındaki çocuklarla cinsel ilişkiye girmeleri halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli halini işlemiş olup, suçun basit haline nazaran daha çok ceza ile sorumlu olacaklardır. Bunun yanında reşit olmayanla cinsel ilişkiye girme suçunun 3. Fıkrası gereğince evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi de, reşit olmayanla cinsel ilişkiye girmesi halinde, suçun basit haline nazaran daha fazla ceza ile sorumlu olacaktır.

REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ SUÇU CEZASI

-Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. -Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. –Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

Çocukların cinsel istismarı

Cinsel istismar genel olarak, bir çocuğa rızası dışında veyahut iradesi sakata uğratılarak rızasının alınması ile ya da çocuğun cebir ve tehdit altında bırakılması sonucu çocuğa karşı yapılan her türlü cinsel içerikli temaslı fiilerdir.

Madde 103- (Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.)39

(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;(38)

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.” Yukarıda görüldüğü üzere, bu fıkrada daha az ceza ile düzenlenmiş olan sarkıntılık suçu ve çocuğun cinsel istismarı suçunun basit hali düzenlenmiştir. Maddenin 2. fıkrasında suçun nitelikli hallerini oluşturan eylemlere yer verilmiş olup hüküm; “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.” şeklindedir. Maddenin 3. ve 4. Fıkralarında diğer nitelikli haller düzenlenmiş olup bunlar;

(3) “Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba,üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın

(a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da

(b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmes hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.” Şeklindedir. Maddenin 5. fıkrasında ise gerçek içtima hükmü düzenlenmiş olup bunlar; “Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”şeklindedir. Maddenin 6. fıkrasında ise, son olarak netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükmü yer almaktadır. “Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” Suçla Korunan Hukuki Değer Hukukumuzda yer alan diğer cinsel suçlarda olduğu gibi bu suçtada genel anlamıyla cinsel özgürlüğün korunması amaçlanmıştır.Ancak özellikle kanun koyucu çocukları daha nitelikli bir şekkilde korumayı hedeflemiş, hem psikolojik yönden hem fiziki yapıları yönünden onları erken cinsel deneyimlerden uzak tutabilmeyi hedeflemiştir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Basit Hali

Kanun maddesinin ilk fıkrasına bakıldığında, fiil bakımından kanun koyucu eylemleri ikiye ayırmıştır. Maddede ilk olarak basit cinsel istismar suçu düzenlenmiş olup ikinci olarak sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar düzenlenmiştir. Sarkıntılık düzeyinde kalan eylemler yoğunluk farkı nedeniyle basit cinsel istismar suçundan ayrılmaktadır. Bu eylemlere örnek olarak sarılma, dokunma, öpme, yoğunluğu basit cinsel istismara girmeyecek şekilde olmak koşulu ile okşama sayılabilmektedir. Görüldüğü üzere bu eylemler ani,kısa, süreksiz ve kesintili eylemlerdir. Kanun hükmünde ikinci olarak düzenlenen basit cinsel istismar suçunun eylemleri ise yoğunluk olarak sarkıntılık düzeyini aşmakta ancak cinsel birliktelik seviyesine ulaşmamaktadır. Bu eylemlere örnek olarak failin cinsel organını çocuğa sürtmesi, çocuğu çeşitli yerlerinden öperken aynı zamanda vücudunun okşanması, uzun bir süre failin çıplak vücudunu çocuğa değdirmesi verilebilmektedir. Verilen örneklerden anlaşıldığı üzere çocuğa yönelik gerçekleşen yakın temasların tümü ve sarkıntılık düzeyinin üstüne çıkmış, ancak cinsel birlikteliğe ulaşmamış eylemler TCK madde 103/1’de yer alan basit cinsel istismar suçunu oluşturacaktır.

UYUŞTURUCU

Uyuşturucu maddelerle ilgili hususlar her zaman ilgililerce araştırılmış ve merak edilmiştir. Bu sebeple bu makalemizde; uyuşturucu madde nedir, uyuşturucu çeşitleri, uyuşturucu kullanmanın fiziksel belirtileri, uyuşturucu nasıl bırakılır, uyuşturucu testi pozitif çıkarsa ne olur, uyuşturucu hap kullanmanın belirtileri, uyuşturucu cezaları kaç yıldır, uyuşturucu kullanmanın ve satmanın cezası nedir gibi sorulara açıklık getirmeye çalıştık.

Uyuşturucu Madde Nedir?

​Uyuşturucu maddenin ne olduğunun tanımlanabilmesi için öncelikle bağımlılık yapıcı maddenin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Buna göre bağımlılık yapıcı madde; “tüm bedensel yapıları ve beyin işlevlerini etkileyerek, zamanla organ sisemlerinde kalıcı değişikliklere yol açan, ruhsal ve davranışsal sorunlar oluşturan, yaşam için gerekli olmayan doğal ya da yapay sahte iyi oluş hali ortaya çıkaran maddedir.” AMATEM’in yapmış olduğu tanıma göre, yasal olan veya olmayan, uyarıcı veya uyuşturucu niteliği olan, bağımlılık yapan maddelerin tümüne “uyuşturucu madde” denilmektedir. Bu maddeler genellikle sarhoşluk ve uyuşukluk verici, kişinin bilinicinin kapanmasına yol açan maddelerdir. Uyuşturucu Madde Çeşitleri ​Uyuşturucu maddeler doğal yollarla elde edilebildiği gibi sentetik uyuşturucu olarak adlandırılan bazı uyuşturucu ve uyarıcı maddler de vardır. En fazla bilinen uyuşturucu çeşitleri şunlardır; Kokain, Esrar, Eroin, Crack, Metamfetamin, Afyon, Morfin, Marihuana ,Haşhaş, Alkol, Kloroform, Eter UYUŞTURUCU KULLANMANIN FİZİKSEL BELİRTİLERİ • Kilo kaybı • İştahsızlık • Gözlerde kızarıklık • Bulantı • Kusma • Göz bebeklerinde büyüme • Hapşırma • Ağlamaklı olma

UYUŞTURUCU TESTİ POZİTİF ÇIKARSA NE OLUR ?

​Kişiye uyuşturucu testi yapıldığında test sonucu 2 saat içinde pozitif/negatif olarak sonuçlanır. Test sonucunun pozitif çıkması kişinin idrar vermeden önce yakın bir geçmişte uyuşturucu madde aldığını göstermektedir. Trafikte ön uyuşturucu testi pozitif çıkan kişiler için kan ve idrar testi istenmektedir. Bu test sonucunun da pozitif çıkması durumunda kişinin uyuşturucu aldığı kabul edilir.

ÇOCUĞU UYUŞTURUCU KULLANAN AİLE NE YAPMALIDIR ?

Çocuğunuzun madde kullandığından şüphelendiğinizde dikkatli ve duyarlı bir yaklaşım sergilemeniz çok önemli. Madde kullanımına dair belirtilerin bir kısmı ergenlik dönemine ait özelliklerle benzeşir. Bu nedenle hemen sonuca varıp çocuğunuzu etiketlememeli, sorun her neyse çözümünde yanında olacağınızı hissettirerek konuşmaktan çekinmemelisiniz. Amaç çocuğunuzu ‘bağımlı’ olarak etiketlemek ve yaralamak değil, yardımcı olmak olmalı. Aksi halde yardımcı olmaktan ziyade ilişki kopabilir ve daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Sağlıklı kuracağınız iletişimle bu durumu sizinle paylaşmasını ve yardım alma yolunda adım atmasını sağlayabilirsiniz.

UYUŞTURUCU TESTİ HANGİ BÖLÜMDE YAPILIR ?

Uyuşturucu testini trafik kazası veya herhangi bir ceza soruşturmasında yetkili makamlar yapabilir. Bunun haricinde yapılacak olan uyuşturucu testi özel laboratuvarlarda yapılmaktadır.

UYUŞTURUCU NASIL BIRAKILIR ?

Madde bağımlılığı tedavi süreci uzun bir çaba gerektirmektedir. Uyuşturucuyu bırakmak istiyorsanız öncelikle bu konuda sabırlı ve kararlı olmak önemlidir. Kişiler öncelikle 2-6 hafta uygun bir kurumda denetim altında tutulmalıdır. Bu tedavi ve denetim sürecinin ardından kişinin psikoterapi alması önem arz etmektedir. Zira uyuşturucu kullanmanın fiziki zararlarının yanında psikolojik ve ruhsal olarak da birçok tahribata yol açmaktadır.

UYUŞTURUCU HAP KULLANMANIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Uyuşturucu hap kullanmanın fiziksel belirtilerini yukarıda anlatmıştık. Uyuşturucu hap kullanmanın diğer belirtileri; kişinin depresif olması, hayata karşı bir istek ve amacının olmaması, hayattan hiçbir zevk almaması vb’dir. Bu belirtiler çevrenizden aile ve arkadaşlarınızdan birisinde bulunuyorsa söz konusu belirtilerin es geçilmemesi gerekmektedir.

UYUŞTURUCU SATMANIN CEZASI

Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

UYUŞTURUCU KULLANMANIN CEZASI

Türk Ceza Kanunu’nun 191. Maddesi uyarınca uyuşturucu kullanmanın cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer ki uyuşturucu madde kullanmak suçu kamuya ait açık veya toplu kullanı alanlarında gerçekleştirilmişse bu durumda verilecek olan cezalarda bazı değişiklikler meydana gelir.

MET UYUŞTURUCU CEZASI

MET, diğer bir adıyla metamfetamin merkezi sinir sistemi uyarıcısı olan sentetik bir maddedir. Söz konusu maddenin bağımlılık potansiyeli oldukça yüksektir. MET uyuşturucu kullanmanın cezası tıpkı diğer uyuşturucu cezalarında olduğu gibidir. Bu hususta uyuşturucuyla ilgili cezalardan TCK 188-190-191. Maddeler uygulama alanı bulur.

UYUŞTURUCU CEZASININ PARAYA ÇEVRİLMESİ

Adli para cezası, işlenen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Buna göre uyuşturucu madde kullanma suçu ceza miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilebilen bir suç değildir. Zira hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için cezanın 1 yılın altında kalmış olması gerekmektedir. Ancak verilen hapis cezasının yanında aynı zamanda adli para cezasına hükmedilmesi de mümkündür.

İKİ KEZ UYUŞTURUCU YAKALANMANIN CEZASI

​Kişi hakkında uyuşturucu kullanmak suçundan verilen ceza ertelendiği takdirde kişi bu süre zarfında denetime tabi tutulur. Bu erteleme ve denetim süresi içerisinde kişi tekrardan uyuşturucu madde kullanır veya bulundurursa kişi denetimi ihlal etmiş sayılır. Ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamaz. Kısacası iki kez uyuşturucudan yakalanmak denetim ihlali sayılmaktadır.

UYUŞTURUCU KULLANAN SÜRÜCÜ CEZASI

Uyuşturucu madde etkisindeyken araç kullanmanın cezası 2023 yılında göre, 9.441,00 TL’dir. Ceza kişiye tebliğ edildikten sonra 15 gün içerisinde ödenirse %25 indirimli şekilde ödenir.

NETİCE OLARAK

Uyuşturucu madde kullanmak, uyuşturucu bulundurmak, uyuşturucu imal etmek veya uyuşturucu madde ticaretinde bulunmak suçları Türk Ceza Kanunu’nun 188-190-191. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu suçlara ilişkin yapılan yargılamalar ve sonucunda verilen cezalar çok ciddi süreli hapis cezaları olduğundan bu hususta uzman bir kişiden görüş almak çok önemlidir. Tüm bu sürecin titizlikle yürütülmesi için bir avukattan destek alınması sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayacaktır.

Sağlık Bakanlığı’ndan Bağımlılık Tedavilerine Destek

Ülkemizde uyuşturucu kullanımının önlenmesi ve azaltılmasına yönelik Sağlık Bakanlığı tarafından ciddi önemler alınmaktadır. Uyuşturucu bağımlılığı bir sağlık sorunudur. Ülkemizde sosyal devletin bir gereği olarak; tüm uyuşturucu bağımlılarının tedaviye ücretsiz ve hızla ulaşması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda; madde bağımlılığı tedavi merkezleri ile bu kurumlarda çalışan eğitimli personellerin sayısı ve çeşitliliği artırılarak madde bağımlılığı merkezlerinin tüm yurtta yaygınlaşması amaçlanmaktadır. Bu amaçla ülkemizde hizmet sağlayan; 36 Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi( AMATEM), 8 Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM ), 111 Ayaktan Tedavi Merkezi, 3 Bağımlık Danışma Ve Eğitim Merkezi (BADEM) / Danışmanlık Ve Tedavi Merkezi (DANTE) ve 21 Sosyal Uyum Merkezi bulunmaktadır. Ülkemizde bilimsel temeli olan önleme çalışmalarının sayısı artırılarak, çalışmaların hazırlanmasında bilimsel kuruluşların ve meslek örgütlerinin de görüşleri alınmaktadır. Ayrıca bu çalışmalar kapsamında madde bağımlısı kişilere ve yakınlarına destek sağlamak amacı ile Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, ilgili 12 Bakanlığın ortak çalışmasıyla 7 gün 24 saat hizmet vermek amacıyla kurulan Alo 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı hizmet vermeye devam etmektedir.

Medeni Hukuk, Miras ve Boşanma Davası

Medeni hukuk, özel hukukun en geniş alanı olup Avukat Ümit ÇELEBİ, medeni hukukun tüm alanlarında da avukatlık faaliyetini icra etmektedir.

Önce Dinliyoruz

Aile Hukuku alanında danışan müvekkillerimizi öncelikle dinliyor, talep ve gerekçelerini birlikte değerlendiriyoruz.

Yapılması Gerekenleri Paylaşıyoruz

Müvekkil taleplerini inceledikten sonra yapılması gereken hukuki işlemleri planlayarak paylaşıyoruz.

Hukuki Süreçleri ve Başvuruları Değerlendiriyoruz

Müvekkil talebine göre yapılması gereken başvuruları, açılması gereken davaları ve tüm hukuki süreçleri değerlendiriyoruz.

Süreç Hakkında Bilgilendiriyoruz.

Devam eden hukuki süreçler hakkında müvekkillerimizi bilgilendiriyor, süreci birlikte yönetiyoruz. Medeni hukuk; boşanma davası, velayet, nafaka, boşanmada mal paylaşımı gibi aile hukuku sorunlarını; mirasta mal paylaşımı, muvazaa (mirastan mal kaçırma), mirasçının saklı payının ihlal edilmesi nedeniyle tenkis davası, mirasın reddi gibi miras hukuku davalarını; sözleşmenin düzenlenmesi, yenilenmesi ve feshi, alacak davası vb. gibi borçlar hukuku davalarını kapsayan oldukça geniş bir özel hukuk alanıdır. Özel hukuk alanında çalışan avukatlar için miras avukatı, boşanma avukatı, aile avukatı gibi kavramlar halk arasında kullanılmakta ise de, mevzuatta henüz böyle bir tanımlama mevcut değildir. Özellikle, genel veya özel boşanma sebepleriyle açılan çekişmeli boşanma davaları, boşanma avukatlarının hukuki yardımına en çok ihtiyaç duyulan medeni hukuk davalarıdır. Çekişmeli boşanma davası, hem boşanma kararı verilmesinin hem de tazminat ve nafaka gibi mali taleplerin tarafların kusur durumuna göre belirlendiği ve bu nedenle boşanma avukatı ile temsil edilmenin hakların temini açısından etkili olduğu bir dava türüdür. BURSA boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren büroların oldukça yoğun olduğu bir kenttir. Özel hukukun bu alanı, BURSA''da faaliyet gösteren tüm hukuk büroları gibi Avukat Ümit ÇELEBİ hukuk büromuzun da hem hukuki danışmanlık hem de avukatlık hizmeti verdiği temel faaliyet alanıdır.

Medeni Hukuk,

Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası,

Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası,

Boşanma nedeniyle nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat davası,

Boşanmada mal paylaşımı davası, mal paylaşımına ilişkin katılma ve katkı payı alacağı davaları,

Ailenin korunmasına dair kanun gereği açılacak davalar,

Soybağının kurulması davaları (Nesebin reddi, tanıma veya babalık davaları),

Hukuki danışmanlık ve dilekçe yazımı.

Aile Hukuku

Aile hukuku da medeni hukukun bir alt dalı olarak boşanma davası, boşanmada maddi ve manevi tazminat davası, boşanmada mal paylaşımı, çocukların velayeti, tedbir ve iştirak nafakası vb. gibi konuları düzenler. Boşanmadavası, aile hukukunun en önemli sorunlarının yaşandığı, bir avukatın hukuki yardımına en çok ihtiyaç duyulan temel dava türüdür. Boşanma davası şu sebeplerle açılabilir: Şiddetli geçimsizlik (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) nedeniyle genel sebeplerle açılan boşanma davası (MK m.166), Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (MK m.161), Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenleri ile boşanma davası (MK m.162), Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebepleri ile boşanma davası (MK m.163), Terk sebebiyle boşanma davası (MK m.164), Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165). Aile hukuku sorunları için vekillik yapan avukatlara da halk arasında boşanma avukatı denilmektedir. Ancak, Türkiye'de uzmanlık alanları yasal bir şekilde tanımlanmadığı için mevzuatta boşanma avukatı olarak görev tanımı yapılmış bir avukatlık alanı yoktur. Boşanma avukatı, uygulama ve medyanın tanımlamasıyla halk dilinde yerleşmiş bir ifadedir. Makalelerimizde medeni usul hukukunu ilgilendiren temyiz ve istinaf konuları, dava dilekçeleri ve yargıtay kararlarına da bu başlık altında yer verilmiştir. Şiddetli geçimsizlik (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) nedeniyle BOŞANMA

Hukuki Danışmanlık Hukuki sorunların çözümünde önemli bir işlev görmektedir. Avukatlar, gerçek ve tüzel kişilere ait tüm ihtilaf, dava ve işlemlerle ilgili hukuki danışmanlık hizmeti verme yetkisine haizdir. Özellikle BURSA avukatları, hukuki danışma ve dava takibi şeklinde olmak üzere iki farklı biçimde mesleki faaliyet icra etmektedir. Günümüzde avukatlık, müvekkile ait sorunları mahkemeye intikal etmeden çözmeye odaklanmaktadır. Avukat Ümit ÇELEBİ, hukukun tüm alanlarına ilişkin önleyici bir hukuk hizmeti olarak hukuki danışmanlık vermektedir.